Fikriyat Gazetesi

Top Menu

  • Anasayfa
  • Akademik
    • Tarih
      • Yakın Tarih
      • Türk Tarihi
      • Dünya Tarihi
      • Amerika Tarihi
      • İslam Tarihi
      • Avrupa Tarihi
      • Asya Tarihi
    • Sosyoloji
      • Antropoloji
      • Ünlü Filozoflar
      • Sosyoloji Bilimi
      • Ünlü Sosyologlar
    • Psikoloji
      • Psikoloji Bilimi
      • Ünlü Psikologlar
    • Sinema
      • Türk sineması
      • Amerikan Sineması
      • Avrupa Sineması
      • Rus Sineması
      • Hint Sineması
      • Kült Filmler
      • Uzakdoğu Sineması
      • Ünlü Yönetmenler
    • Müzik
      • Türk Halk Müziği
      • Ünlü Sanatçılar
      • Klasik Batı Müziği
      • Klasik Türk Müziği
    • İlahiyat
      • İslam
      • Akaid
      • Kur’an
      • Siyer
      • Hadis
    • Felsefe
      • İslam Felsefesi
      • Modern Felsefe
      • Antik Yunan Felsefesi
      • Eski Mısır
    • Eğitim
      • Akademik Dünya
      • Pedagoji
      • Eğitim Kuramları
      • Çocuk Eğitimi
      • Üniversiteler
    • Edebiyat
      • Türk Edebiyatı
      • Dünya Edebiyatı
      • Ünlü Yazarlar ve Şairler
    • Makaleler
    • Biyografi
    • Geleneksel Sanatlar
  • Haberler
  • Siyaset
  • Ekonomi
  • Kültür Sanat
  • Sağlık
  • Spor
  • Bilim – Teknoloji
  • Medya

Ana Menu

  • Anasayfa
  • Haberler
  • Siyaset
  • İslam Dünyası
  • Kültür Sanat
  • Ramazan
  • Akademik
  • Yazarlar
  • Anasayfa
  • Akademik
    • Tarih
      • Yakın Tarih
      • Türk Tarihi
      • Dünya Tarihi
      • Amerika Tarihi
      • İslam Tarihi
      • Avrupa Tarihi
      • Asya Tarihi
    • Sosyoloji
      • Antropoloji
      • Ünlü Filozoflar
      • Sosyoloji Bilimi
      • Ünlü Sosyologlar
    • Psikoloji
      • Psikoloji Bilimi
      • Ünlü Psikologlar
    • Sinema
      • Türk sineması
      • Amerikan Sineması
      • Avrupa Sineması
      • Rus Sineması
      • Hint Sineması
      • Kült Filmler
      • Uzakdoğu Sineması
      • Ünlü Yönetmenler
    • Müzik
      • Türk Halk Müziği
      • Ünlü Sanatçılar
      • Klasik Batı Müziği
      • Klasik Türk Müziği
    • İlahiyat
      • İslam
      • Akaid
      • Kur’an
        • Tefsir
        • Meal
        • Kavramlar
      • Siyer
      • Hadis
    • Felsefe
      • İslam Felsefesi
      • Modern Felsefe
      • Antik Yunan Felsefesi
      • Eski Mısır
    • Eğitim
      • Akademik Dünya
      • Pedagoji
      • Eğitim Kuramları
      • Çocuk Eğitimi
      • Üniversiteler
    • Edebiyat
      • Türk Edebiyatı
      • Dünya Edebiyatı
      • Ünlü Yazarlar ve Şairler
    • Makaleler
    • Biyografi
    • Geleneksel Sanatlar
  • Haberler
  • Siyaset
  • Ekonomi
  • Kültür Sanat
  • Sağlık
  • Spor
  • Bilim – Teknoloji
  • Medya

logo

Fikriyat Gazetesi

  • Anasayfa
  • Haberler
    • Önlem almayan Amerikan polisi, yine PKK/PYD tarafını tuttu

      15 Haziran 2017
      0
    • Dünyadaki en kötü açlık krizi

      15 Haziran 2017
      0
    • Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşü cezaevi önünde bitecek

      15 Haziran 2017
      0
    • İşsizlik verilerinde düşüş başladı

      15 Haziran 2017
      0
    • Erdoğan TBMM’deki iftar programına katıldı

      15 Haziran 2017
      0
    • CHP'nin Açmazı

      15 Haziran 2017
      0
    • Başbakan Yıldırım Yunanistan'a gidecek

      14 Haziran 2017
      0
    • TBMM Koruma Daire Başkanlığı Şube Müdürü gözaltına alındı

      14 Haziran 2017
      0
    • Rakka'da sivil katliamı

      14 Haziran 2017
      0
  • Siyaset
    • Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşü cezaevi önünde bitecek

      15 Haziran 2017
      0
    • Erdoğan TBMM’deki iftar programına katıldı

      15 Haziran 2017
      0
    • CHP'nin Açmazı

      15 Haziran 2017
      0
    • Her zamanki gibi "Direniş" peşindeler

      14 Haziran 2017
      0
    • Kılıçdaroğlu, CHP grubunu acil toplantıya çağırdı

      14 Haziran 2017
      0
    • Bahçeli: Türkiye doğru yolda

      13 Haziran 2017
      0
    • Hızlı tren hattı, 12 bin kilometreye çıkacak

      13 Haziran 2017
      0
    • Sağlıkta Cumhuriyet tarihinin en büyük reformları yapılıyor

      13 Haziran 2017
      0
    • İsrafın önlenmesi için meclis harekete geçti

      11 Haziran 2017
      0
  • İslam Dünyası
    • Dünyadaki en kötü açlık krizi

      15 Haziran 2017
      0
    • HARİTALAR ÇİZİLİYOR DİYORUZ, AYDINIMIZ BELGENİZ VAR MI? DİYOR

      15 Haziran 2017
      0
    • Rakka'da sivil katliamı

      14 Haziran 2017
      0
    • İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki en büyük katliam

      14 Haziran 2017
      0
    • Katar krizi yetmedi!

      14 Haziran 2017
      0
    • Mısır, Filistin'in can damarlarını kesiyor!

      14 Haziran 2017
      0
    • Muson yağmurları Bangladeş'i vurdu

      14 Haziran 2017
      0
    • Filipin ordusu, sosyal hesapları izliyor

      14 Haziran 2017
      0
    • İslam Medeniyetinin Yeniden Dirilişi

      14 Haziran 2017
      0
  • Kültür Sanat
    • Tarihi manastır turizme kazandırılacak

      14 Haziran 2017
      0
    • GELENEKLİ SAN’ATLARA DÂİR…

      13 Haziran 2017
      0
    • Gökyüzünden görülen heykeller!

      13 Haziran 2017
      0
    • Hatay Arkeoloji Müzesi 'en büyük' olma yolunda

      13 Haziran 2017
      0
    • 11 müze daha yıl sonuna kadar hizmete açılacak

      12 Haziran 2017
      0
    • 'Cülus-ı Hümayun' Topkapı Sarayı'nda

      10 Haziran 2017
      0
    • Arif V 216 filminden ilk kareler

      9 Haziran 2017
      0
    • Sezen Aksu öykü kitabı çıkarıyor

      9 Haziran 2017
      0
    • Türk ressamın resimleri Valensiya'da

      8 Haziran 2017
      0
  • Ramazan
    • Erdoğan TBMM’deki iftar programına katıldı

      15 Haziran 2017
      0
    • Çocuklarımıza Kur’ân’ı Nasıl Sevdirelim?

      15 Haziran 2017
      0
    • Namaz ve Şehir: İslam’ın Görünür Veçhesi Namaz Hakkında Bazı Mülahazalar

      13 Haziran 2017
      0
    • Kadim Bir Kulluk Geleneği Olarak İtikaf

      12 Haziran 2017
      0
    • Bayram müjdesi erken geldi

      12 Haziran 2017
      0
    • RAMAZAN VE BAĞIMLILIKLARDAN KORUNMA

      12 Haziran 2017
      0
    • Darda kalmışların göz aydınlığı Kızılay

      12 Haziran 2017
      0
    • Türbedeki nöbet, ziyaretçi sayısını katladı

      11 Haziran 2017
      0
    • Türk Kızılayı ve THY'den Musullu sığınmacılara iftar

      10 Haziran 2017
      0
  • Akademik
    • Çocuklarımıza Kur’ân’ı Nasıl Sevdirelim?

      15 Haziran 2017
      0
    • Amerika'nın İslamofobya endüstrisi

      14 Haziran 2017
      0
    • Padişahların mutlak otoritesi Avrupalılar’a örnek oldu

      14 Haziran 2017
      0
    • Batı'nın diğer 'öteki'si olarak: Rusya

      14 Haziran 2017
      0
    • Amerika'nın siyah tarihi

      14 Haziran 2017
      0
    • Osmanlı'nın olmazsa olmaz kitabı: Mukaddime

      14 Haziran 2017
      0
    • zekeriya erdim

      Büyüyen Ve Gelişen Türkiye’nin YENİ-YERLİ-YETERLİ EĞİTİM MODELİ

      14 Haziran 2017
      0
    • İslam Medeniyetinin Yeniden Dirilişi

      14 Haziran 2017
      0
    • Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cemil Meriç'i andı

      13 Haziran 2017
      0
  • Yazarlar
    • Çocuklarımıza Kur’ân’ı Nasıl Sevdirelim?

      15 Haziran 2017
      0
    • zekeriya erdim

      Büyüyen Ve Gelişen Türkiye’nin YENİ-YERLİ-YETERLİ EĞİTİM MODELİ

      14 Haziran 2017
      0
    • İslam Medeniyetinin Yeniden Dirilişi

      14 Haziran 2017
      0
    • Biberiye bitkisi

      13 Haziran 2017
      0
    • GELENEKLİ SAN’ATLARA DÂİR…

      13 Haziran 2017
      0
    • Göğe dokunamayan eller

      13 Haziran 2017
      0
    • Namaz ve Şehir: İslam’ın Görünür Veçhesi Namaz Hakkında Bazı Mülahazalar

      13 Haziran 2017
      0
    • Kadim Bir Kulluk Geleneği Olarak İtikaf

      12 Haziran 2017
      0
    • RAMAZAN VE BAĞIMLILIKLARDAN KORUNMA

      12 Haziran 2017
      0
  • Önlem almayan Amerikan polisi, yine PKK/PYD tarafını tuttu

  • Dünyadaki en kötü açlık krizi

  • Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşü cezaevi önünde bitecek

  • İşsizlik verilerinde düşüş başladı

  • Erdoğan TBMM’deki iftar programına katıldı

AkademikGeleneksel Sanatlarİlahiyatİslamİslam Dünyasıİslam TarihiKültür SanatMakalelerProf. M. Uğur DermanTarihTürk Tarihi
Anasayfa›Akademik›GELENEKLİ SAN’ATLARA DÂİR…

GELENEKLİ SAN’ATLARA DÂİR…

By admin
13 Haziran 2017
2110
0

GELENEKLİ SAN’ATLARA DÂİR…

Milletimizin asırlardan beri devam eden san’at ve zenâat faaliyetlerinin bulunduğunu bilirsiniz. Bunların, yüzyıllar öncesinden kalan örneklerinin aynen tekrarıyla “geleneksel” san’at mâmulleri ortaya çıkar. Ancak bu gayret, san’ata bir yenilik katmaz. Mârifet şundadır ki, eskiden hazırlanmış san’at eserlerinden ilhâm alınarak ortaya yeni, yepyeni eserler çıkarılmalıdır. İşte o zaman, bunları “gelenekli” san’at adıyla anmak câiz olur.

Millet olarak, gelenekli san’atlarımız arasında ilk akla gelmesi beklenenler hüsn-i hat, tezhîb, ebrîcilik, kadîm mücellidlik, musavvirlik (minyatür), kat’ (kâğıd oygusu) gibi dallardır. Bu san’atlar, eskiden dâimâ yazma kitap sahîfelerinde karşımıza çıktığı için, topluca “kitap san’atları” adıyla da anılmaktadır.

Biz, her hafta bir yazıyla fikriyat.com’daki aziz takipçilerimizin huzûruna çıkarak, bu konularda bilgiler aktarmak istiyoruz. Anlattıklarımızın daha iyi anlaşılması için resimlerle de takviye edeceğiz. İlk bahsimiz hüsn-i hat olacaktır. Bunu dört beş haftada tamamlayacağımızı sanıyorum. San’atın umûmî tanıtımından sonra târihimizde bu yolda devir açmış büyük üstadları da sizlere hemhâl eylemek emelindeyiz. Eyyâm ola, yel ese…

HAT SAN’ATI: 1

San’at denilen yüce kavram, elbette hiçbir milletin inhisârında değildir. Ancak milletler bir san’ata damgalarını vurdukları nisbette, onun kendi benlikleriyle ilgili olduğunu iddia edebilir, bunu başka milletlere de kabul ettirebilirler… Aksi takdirde bu çabaları -iyi veya kötü yöne doğru- taklîd seviyesinde kalmağa mahkûmdur.

Osmanlı Türkleri de böyle bir san’atın sâhibi olmuşlardır. Aslı îtibâriyle Türklere âidiyyeti bulunmayan, ancak dinî bir vecd ve heyecanla benimsenip hârika örnekleri onlar tarafından vücûda getirilen bu san’at, hüsn-i hattır.

Şu da bir gerçektir ki, san’atın eğer insan topluluklarına hizmet ve fayda sağlayan bir cephesi de varsa, ondaki güzelliğe hayranlıkla bakışın yanısıra, kullanılma ve benimsenme sâhası da genişlemiş olur. Hat san’atı da, okuma-yazma vasıtası olarak hükmettiği yüzyıllar boyunca, gittikçe artan estetik gücüyle varlığını ayrıca kabul ettirmiştir.

Osmanlı hat san’atı denilince, Türklerin İslâmiyeti kabul edişlerinden sonra okuma-yazma vasıtası olarak seçtikleri Arap asıllı harflerle bilhassa İstanbul’un fethinden (1453) sonra vücûda getirilen san’at yazıları anlaşılır. Ancak şunu hemen belirtelim ki, Arap harfleri İslâmiyet’in zuhûrundan sonra yavaş yavaş estetik unsurlar kazanarak, bu hâl VIII. yüzyılın ortalarından îtibâren sür’atlenmiş; Türklerin İslâm âlemine dâhil oldukları çağda zâten mühim bir san’at dalı hâline gelmişti. Bu sebeple evvelâ Arap asıllı harflerin bünyesi ve İslâm’ın ilk asırlarındaki gelişmesi hakkında kısa bilgiler vermek gerekecektir.

Yazı san’atının İslâm kaynaklarındaki en özlü târifi, “Hat, cismânî âletlerle meydana getirilen rûhanî bir hendesedir” cümlesiyle yapılmıştır ve hat san’atı, bu târife uygun bir estetik anlayış çerçevesinde asırlardır süregelmiştir. Ekseriyâ renklerin rol almadığı uçuk bir zemînde, estetik kavramının sadece siyah çizgiler hâlinde böylesine ifâdelendirilişi diğer yazı sistemlerinde pek görülmediği için, Batı’lı ressamlarca da tedkîk ve ilhâm konusu olarak alınmıştır. Bu noktadan bakıldığında da, hattı resim seviyesine çıkamamış basit ve iptidaî bir çalışmanın tezâhürü olarak değil, resmin ötesinde ve resim kavramları ile anlatılamayacak bir estetiği ifâde eden yüksek bir san’at mahsûlü olarak görmek gerekir.

Bu yazı sisteminde harflerin birçoğu kelimenin başına, ortasına ve sonuna gelişlerine göre bünye değişikliğine uğrar. San’at hâline dönüşüyle pek kıvrak bir şekle bürünen harflerin, birbirleriyle bitiştiklerinde kazandıkları görünüş zenginliği, hele aynı kelime veya cümlenin muhtelif terkiplerle yazılabilme imkânı, bu yazılara, san’atta aranılan sonsuzluk ve yenilik kapısını açık tutmuştur. Harfler teker teker birkaç türlü yazılabildiği gibi, daha aşağıda tanıtılacak olan hat çeşitlerine göre şekil bolluğu da hayret edilecek mertebededir.

İslâmiyeti kabul eden hemen hemen bütün kavimlerin -herşeyden önce- dinî gayretle benimsemiş oldukları Arap yazısı, bu dinin doğuşundan birkaç asır sonra bir milletin değil, bütün İslâm ümmetinin ortak malı hâline gelmiş; aslı ve başlangıcı için doğru bir tesbît olan “Arap hattı” sözü de zamanla şumûlünü genişleterek, “İslâm hattı” vasfını kazanmıştır.

Aslı îtibâriyle bu san’atın ortaya çıkışı da dinî mâhiyettedir. Zirâ hat san’atına müslümanlarca bu kadar kıymet verilmesi, önce İslâm’ın kitabı olan Kur’ân-ı Kerîm’i yazılı (yâni: mushaf) hâline getirmekte ona yakışan bediî güzelliği arayıp bulmak gayretinden doğmuştur. Daha sonraları ise, hat san’atı -yazılanlar dinî konuda olsun veya olmasın- estetik gâyesinden uzaklaşmadan devam ettirilmiştir. Rönesans san’atlarının da bütünüyle dinî konulara tahsis edilmiş olarak doğduğu ve asırlar boyunca öyle devam ettıği hatırlanırsa, bir san’atın dinî temele oturup da sonradan dinî olmayan konulara yönelmesi sosyal bir vâkıa şekliyle görülür.

İslâmiyet’ten önce, bugünkü Ürdün ve Suriye topraklarında yaşayan Nabat kavmi tarafından kullanıldığı için nabatî yazısı denilen (Resim: 1)

RESİM 1

Resim 1: Nabatî hattı.

ve aslen Fenike yazısına bağlanan Arap harfleri, ilk hâliyle, ileride böylesine güçlü bir estetiğe sahip olabileceğine dâir ipucu vermez; harfleri çok basit şekillerden ibârettir. İslâm’ın zuhûruyla, bilhassa 622’deki Hicret vâkıasından sonra Arap hattı da şeref kazanarak, bu yeni ve son semâvî dinin kitâbet vasıtası olmuştur.

Bilenlerin önceleri az olmasına karşılık, öğrenme ve öğretme vasatının sür’atle geliştirildiği Arap hattı, zaman içinde, Kur’ân’ın hatâsız, dolayısıyla lisânın da kusursuz tesbîtini sağlayacak şekilde techiz edildi. Arapça’nın îcâbı, sessiz harflerin kendi bünyesinde vereceği kısa sesleri belirtmek için hareke işaretleri ihdâs olundu. Yine şeklen birbirine benzeyen harflerin sesini, farklı mevkî ve sayıdaki noktalarla tesbît usûlü geliştirildi. Hattâ zaman ilerledikçe karışıklıkları önlemek üzere, noktasız harflerin benzer şekildeki noktalılardan ayrılabilmesi için de noktasız harf (hurûf-ı mühmele) işâretleri kullanılmağa başlandı. Gerek noktalar, gerekse hareke ve noktasız harf işâretleri, hattın san’at oluşunda tezyînî şekilleriyle büyük rol oynamışlardır. Yine Arapça’nın gereği, sıkça kullanılan “harf-i târif” (elif-lâm) de yazının güzelliğinde muvâzene unsuru oluşturmuştur.

Arap hattı, muhtelif devrelerde en fazla işlendiği bölgeye nisbetle, İslâm öncesi anbârî, hîrî, mekkî ve Hicret’ten sonra da medenî isimlerini alarak gelişti. İslâm’ın kitap hâline getirilen ilk metni olan Kur’ân, işte bu mekkî-medenî hatla deri üstüne siyah veya kahve renkli mürekkeple, noktasız ve harekesiz biçimde yazılmıştı ki, bu ilk örneklerde elbette san’at mülâhazası aranılmamıştır. Zamanla, bu yazı iki tarza ayrıldı: Sert köşeli olanı, mushaflara ve kalıcı yazışmalara tahsîs edilerek, Şam’dan sonra en ziyâde Irak’ın Kûfe şehrinde işlendiği için kûfî adıyla anılmağa başlandı (Resim: 2, 3).

Resim 2: Kûfî hattı. Harflerin noktaları kullanılmazdan önce kırmızı noktalar şeklinde hareke işaretleri görülüyor.

Resim 3: Kûfî hattı. Harekeler kırmızı noktalarla belirtilirken, harf noktaları kısa çizgilerle gösterilmektedir.

Harekeler nokta şeklinde konulur; harfin üzerine geleni fetha (üstün), altına geleni kesre (esre); soluna geleni zamme (ötre) işaretidir. İki nokta olursa tenvine delâlet eder. Daha sonraki çağlarda kûfî hattı harf noktaları ve harekeleri cihetinden noksansız hâle gelmiş; bu sebeple okunması da kolaylaşmıştır.

Sür’atli yazılabilen ve sert köşeli olmayan diğer tarz ise günlük işlerde kullanıldı; yuvarlak ve yumuşak karakterinden dolayı san’at icrâsına uygun bir hâl aldı. Emevîler devrinde (661-750) Şam’da tekâmülü ve yazılması hızlanan bu yazıdan, VIII. asırda ağızları muayyen enlilikte kalemler tesbît edildi ve zamanla bu kalemlere bağlı olarak yeni hat çeşitleri doğmağa başladı. Bunlar arasında büyük boy yazılara mahsus bulunan celîl ve resmî devlet yazıları için standart büyük boy olan tûmar ilk bilinenlerdir. Tûmar kaleminin üçte ikisi sülüseyn ve üçte biri sülüs ismiyle ve ayrı iki kalem cinsi, dolayısıyle yazı nev’i olarak geliştirildi. Ayrıca, sonradan hepsi terk edilen yeni hat cinsleri de (riyâsî, kalemü’n-nısf, hafîfü’n-nısf, hafîfü’s-sülüs…v.b.g.) bulundu.

Yeni yazı nevilerinin bâzıları, nisbet ifâde eden isimlerinden de anlaşılacağı üzere, tûmar hattı esas alınarak onun muayyen nisbette (yarım, üçte bir, üçte iki) küçültülmüş kalemiyle yazılıyor, bu küçülmede yazılar yeni hususiyetler kazanırken, yazma âletinin adı olan kalem bu nisbete dayanılarak hat mânâsına da kullanılıyordu. Ancak bir kalemin nisbetli küçülmesine bağlı olmadan, belirli istîmâl sâhâları için geliştirilen kısas, muâmerat gibi yazılar hakkında kalem yerine hat tâbiri geçerliydi.

Abbasîler devrinin (750-1258) gittikçe yayılan ilim ve san’at hareketleri büyük merkezlerde ve bilhassa Bağdad’da kitap merakını ve bunları yazarak çoğaltan “verrak“ları artırmıştı. Kitap istinsâhında kullanılan yazıya da verrâkî, muhakkak, neshî veya ırâkî deniliyordu (Resim: 4).

Resim 4: Aklâm-ı sitte öncesi kullanılan Bağdat menşe’li neshî/ırâkî yazıları.

VIII. asır sonlarından îtibâren hat san’atkârlarının güzeli arama gayreti neticesi, ölçülü olarak şekillenen yazılar aslî ve mevzûn hat ismiyle de anılmaya başlandı. Bu yazıları ileri bir merhâleye erıştirenler arasında, ayrı bir mevkıi olan İbn Mukle (ö. 940), hattın nizam ve âhengini kāidelere bağladı ve bu yazılara “nisbetli yazı” mânâsına mensûb hattı denildi.

Bu gelişmeler olurken kûfî hattı da bilhassa mushaf yazılmasında parlak devrini sürdürüyordu. Yayıldığı nisbette farklılıklar gösteren kûfî, şimâlî Afrika ülkelerinde daha yuvarlaklaşarak, önce Tunus’da kayravan kûfîsi (Resim: 5),

Resim 5: Kayravan kûfîsi.

sonra da Endülüs’de ve Magrip’de magrıbî (Resim: 6) adıyla hükümranlığını korudu.

Resim 6: Magribî hattı.

Îran’da ve doğusunda ise meşrık kûfîsi (Resim: 7) adını ve karakterini alarak -ilerde tanıtılacak olan- aklâm-ı sitte‘nin yayılışına kadar kullanıldı.

Resim 7: Meşrık kûfîsi.

Daha çok âbidelerde görülen iri kûfî hattı da, bâzı bezeme unsurlarıyla birlikte, tezyînî bir mâhiyet kazandı (Resim: 8).

Resim 8: Kûfî hattının tezyînî şekilde kullanılışı. (Konya/İnce Minare)

Mensûb hattının, yukarda verrâkî adıyla geçen ve umûmiyetle kitap istinsâhına mahsus oluşu dolayısıyla neshî de denilen şeklinden, XI. asrın başlarında muhakkak, reyhânî ve nesih hatları doğdu. Bu devrin parlak ismi olan İbnü’l-Bevvab (ö. 1022), yazıdaki İbn Mukle yolunu değiştirdi ve XIII. asır ortalarına kadar bu üslûb sürdü (Resim: 9).

Resim 9: İbnü’l-Bevvâb’ın bir eserindeki imzâ sahifesi. Yazı cinsleri sırasıyla: Nesih, ince sülüs, nesih, tevkî’.

Aynı maksadla çalışan İbnü’l-Hâzin (ö. 1124), tevkî’ ve rıkā’ yazılarına yön verdi. Nihayet, İbnü’l-Bevvâb yolunu geliştirerek aklâm-ı sitte (altı yazı) denilen sülüs, nesih, muhakkak, reyhânî, tevkî’, rıkā’ hatlarını XIII. asırda en mükemmel şekliyle tesbît edip yazabilen Yâkūtü’l-Musta’sımî (ö. 1298) adındaki üstâd Bağdad’da zuhûr etti. O zamana kadar düz kesilen kamış kalemin ağzını eğri kesmek de onun buluşudur ve bu hâl, yazıya büyük letâfet kazandırmıştır (Resim: 10).

Resim 10: Yâkût’un muhakkak hattıyla yazılmış bir duâ mecmuasının sonunda, tevkî’ hattıyla imzâsı.

Aklâm-ı sittenin bütün kāideleriyle hat san’atındaki mevkıini alışından sonra (Resim: 11), yukarda tanıtılanlar dışında bugüne sadece isimleri kalmış bulunan birçok hat cinsi de unutulmaya terkedilmış oldu (meselâ: sicillât, dîbâc, zenbûr, mufattah, harem, lûlûî, muallâk, mürsel ve benzerleri…).

Resim 11: Şeyh Hamdullah’ın (ö. 1520) kaleminden aklâm-ı sitte, sırasıyla: Sülüs, nesih, muhakkak, reyhânî, tevkî’, rıkâ’.

Yâkūt’un ölümünden sonra, onun aklâm-ı sitte anlayışı, yetiştirdiği üstâdlar eliyle Bağdad’dan Anadolu, Mısır, Suriye, Îran ve Maverâünnehr’e kadar yayıldı ve buralarda hüküm süren İslâm devlet ve hânedanlarının devrinde dâima ilgi çekici bir san’at olarak görüldü. Daha sonra buralarda yetişen yeni hattat nesilleri kābiliyet ve istidadları nisbetinde Yâkūt yolunu devam ettirmeyi gāye edindiler; lâkin zaman Yâkūt çağından uzaklaştığı nisbette, bu yazı üslûbu da aslından uzaklaşarak bozuldu. Artık bu altı cins yazının Osmanlı Türkleri elindeki yükselme devri başlıyordu.

Ancak, bu gelişmelere geçmeden önce hattatlığın icrâsında kullanılan âlet ve malzemeleri kısaca tanıtmak gerekecektir. Bunu da, gelecek hafta ele alacağız.

 

Prof. M.Uğur DERMAN

 

Fikriyat.com

 

EtiketAklâm-ı sitteGELENEKLİ SAN’ATLARA DÂİR…geleneksel sanatlarince sülüsKayravan kûfîsiKûfî hattıMagribî hattıMeşrık kûfîsimuhakkakNabatî hattı.Nesihreyhânîrıkâ’.Sülüstevkîugur derman
Önceki Haber

Göğe dokunamayan eller

Sonraki Haber

Tercihler Bayram sonrası alınacak

İlgili Haberler .

  • İslam Dünyası

    Katil Esed Şam’da sivilleri hedef alıyor

    20 Mart 2017
    By editor2 editor2
  • Kültür Sanat

    Türk ressamın resimleri Valensiya’da

    8 Haziran 2017
    By editor4 editor4
  • AkademikDünya EdebiyatıEdebiyatÜnlü Yazarlar ve Şairler

    Nizar Kabbani: Resim Dersi

    26 Mayıs 2017
    By admin
  • İslam Dünyası

    TDV’den Hırvatistan’a Boşnakça Kur’an-ı Kerim meali

    2 Haziran 2017
    By editor editor
  • Haberlerİslam DünyasıRamazan

    Iraklı Türkmenlere TİKA’dan gıda yardımı

    2 Haziran 2017
    By editor4 editor4
  • EkonomiHaberlerKültür SanatManset

    Turizmin kalbi Tünektepe’de atacak

    17 Mart 2017
    By editor3

ilgili Haber

  • TF-X Projesi’nde motoru Türk mühendisler yapacak

  • Ramazan’ın ikram ettiği fırsatlar

  • Referandumdan sonra ilk seçim Iğdır’da yapıldı: AK Parti 42,7. CHP yine yok. HDP ise 51’den 35’e düştü

İslam Dünyası

Dünyadaki en kötü açlık krizi

Birleşmiş Milletler, Yemen’in kıtlığın eşiğinde olduğu uyarısında bulunarak, 17 milyondan fazla kişinin bir sonraki öğününün nereden geleceğini bilmediğini bildirdi Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreter Sözcüsü Stephane Dujarric, günlük basın brifinginde, ...
  • HARİTALAR ÇİZİLİYOR DİYORUZ, AYDINIMIZ BELGENİZ VAR MI? DİYOR

    By admin
    15 Haziran 2017
  • Rakka’da sivil katliamı

    By editor2 editor2
    14 Haziran 2017
  • İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki en büyük katliam

    By editor5 editor5
    14 Haziran 2017
  • Katar krizi yetmedi!

    By editor5 editor5
    14 Haziran 2017

Fikriyat Gündemi

  • 15 Haziran 2017

    Önlem almayan Amerikan polisi, yine PKK/PYD tarafını tuttu

  • 15 Haziran 2017

    Dünyadaki en kötü açlık krizi

  • 15 Haziran 2017

    Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşü cezaevi önünde bitecek

  • 15 Haziran 2017

    İşsizlik verilerinde düşüş başladı

  • 15 Haziran 2017

    Erdoğan TBMM’deki iftar programına katıldı

Kültür Sanat

  • 14 Haziran 2017

    Tarihi manastır turizme kazandırılacak

  • 13 Haziran 2017

    GELENEKLİ SAN’ATLARA DÂİR…

  • 13 Haziran 2017

    Gökyüzünden görülen heykeller!

  • 13 Haziran 2017

    Hatay Arkeoloji Müzesi ‘en büyük’ olma yolunda

  • 12 Haziran 2017

    11 müze daha yıl sonuna kadar hizmete açılacak

Fikriyat Ramazan

Nesimi’den Güldür Gül

Vav Radyo

SON HABERLER

  • 15 Haziran 2017

    Önlem almayan Amerikan polisi, yine PKK/PYD tarafını tuttu

  • 15 Haziran 2017

    Dünyadaki en kötü açlık krizi

  • 15 Haziran 2017

    Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşü cezaevi önünde bitecek

  • 15 Haziran 2017

    İşsizlik verilerinde düşüş başladı

  • 15 Haziran 2017

    Erdoğan TBMM’deki iftar programına katıldı

AKADEMİ HABERLERİ

  • 15 Haziran 2017

    Çocuklarımıza Kur’ân’ı Nasıl Sevdirelim?

  • 14 Haziran 2017

    Amerika’nın İslamofobya endüstrisi

  • 14 Haziran 2017

    Padişahların mutlak otoritesi Avrupalılar’a örnek oldu

  • 14 Haziran 2017

    Batı’nın diğer ‘öteki’si olarak: Rusya

  • 14 Haziran 2017

    Amerika’nın siyah tarihi

Biyografiler

  • 5 Haziran 2017

    Soğuk Savaş Amerika’sının nihilisti

  • 1 Haziran 2017

    Şehit generalin tüyleri diken diken eden kahramanlık öyküsü

Site Haritası

  • Anasayfa
  • Akademik
  • Haberler
  • Siyaset
  • Ekonomi
  • Kültür Sanat
  • Sağlık
  • Spor
  • Bilim – Teknoloji
  • Medya
© Copyright Fikriyat. All rights reserved.